Biri D Vitamininden Mi Bahsetti ?-2

GELGELİM SUPPLEMENT YANİ DESTEK OLARAK; DİYET DIŞI ÖNERİLEN DOZAJLARA

Genelde önerilen dozaj 400-800 ünitedir

Ancak özel durumlarda farklı dozlar da uygulanabilir Kanada ve Amerika’da güvenilir üst sınır 4000 ünite/gündür.

Ancak araştırmalar güvenilir üst limitin 10.000 ünite güne kadar olduğunu belirtir yani günlük dozun verilecekse 10.000 ünitenin üzerine çıkılmaması önerilir

Daha yüksek oral alım öneren çalışmalar günlük alımı  5.000IU, nihai hedefi ise hala 75-80 nmol / L civarında önermektedir.

Nüfusun% 50’sinin 75nmol / L’ye ulaşması için günde yaklaşık 1000 IU, nüfusun% 95’inin 75nmol / L’ye ulaşması için 1700 IU gereklidir. Bu dozlara rağmen, insan vücudunun bu seviyelerden daha fazlasını metabolize edebildiği görülüyor (erkeklerde 3000-5000 IU’ya kadar).

UV endeksi 3’ten büyük olduğu yerlerde (günde 2 saat 10:00-15:00 arası güneşlenme) bu da günlük 10.000 ünite civarına denk geliyor ki  o dozun üstünde vucüt D vitamini sentezini durdurma eğilimindedir.

Farklı çalışmalar  D vitaminini  destek olarak farklı dozlarda  almanın serum D vitamini düzeylerini ne kadar yükselttiğini göstermiştir. Örn;

Bir meta-analizde ortalama 8,5-12 ay izlemde Günlük 400 ünite kullanımının serum D vitamini düzeyini 9ng/ml yükselttiği 800 ünite kullanımının ise 12,9 ng/ml yükselttiği gösterilmiştir.

20.000 ünite gün D vitaminin de toksisite gözlemlenmiştir ancak 10.000 ünite/gün  de bu görülmemiştir.

Bazı durumlarda 300.000 ünite bolus verilmiştir ve toksisite görülmüştür.

Yükleme dozundan (50.000-100.000) sonra günlük idame  1000 ünite/gün  3 ay D vitamini kullananlar sadece günlük idame D vitamini kullananlarla karşılaştırılınca hedef seviyelere ulaşmada üstünlük sağlayamamıştır.

Farklı kaynaklarda erişkin bir adamın D vitamini seviyelerini 50 ng/ml seviyelerinde tutabilmesi için 5000 ünite d vitamini alması önerilir. Bir kadının ise aynı seviyeler için 3800-5000 ünite arası d vitamini alması önerilir.

Kan seviyeleri 60-80 ng/ ml yakşaltıkça kolon ca pankreas ca ve meme ca gibi durumlar için koruyuculuk özelliğinde artış görülmüştür.

Ağrılı eklemlerde serum düzeyleri 40 ng/dl üzerinde tutulması yani günlük 800 ünite ve ayda iki kez 16.000 ünite uygulanması insidansı azaltmıştır.

D VİTAMİNİ SİNİR SİSTEMİ (NÖROLOJİK SİSTEM) ÜZERİNE ETKİLERİ

D vitamini seviyesi yeterli olarak sayılan gençlere ( 30 ng/ml) bir ay boyunca 5000 ünite verilmesi gençlerin D vitamini 39 ng/ml seviyesine çıksa bile hafıza, kognitif fonksiyonlar üzerinde pek etkisi olmadığı görülmüştür.

Bununla birlikte, sağlıklı yetişkinlere yapılan 18 haftalık , 4000 IU /gün D vitamini takviyesinin görsel hafızayı önemli ölçüde geliştirdiğini, ancak sözel hafızayı, yürütücü işlevi veya çalışma hafızasını iyileştiremediği görülmüştür. Bu çalışmada Ortalama D vitamini seviyeleri 25 ng / mL’den (64 nmol / L) 52 ng / mL’ye (130 nmol / L) yükseltilmiştir.

Depresyondaki erişkinlerde 4000 ünite günlük ilk ay daha sonra 2 ay 2000 ünite desteğin serum D vitamini düzeylerini 90-91 nmol/L ye yükselttiği ve WHO-5 skalasıyla ölçülen depresyon derecesini %42 düşürdüğü semptomlarda iyileşme saptadığı belirtilmiştir.

D vitamini yağlı yiyeceklerle birlikte daha iyi emilir.

Multipl sklerozis da D vitamini düzeyi hedefiyle ilgili değişik yaklaşımlar vardır 70-80 ng/ml arasında tutan yaklaşım ile 90-125 ng/ml ye kadar tutulmasını savunan yaklaşımlar mevcuttur. 2000 ünite günlük veya hedefi tutturana kadar 50.000 ünite haftalık öneren yaklaşımlar mevcuttur.

Hatta bir çalışmada M.S li hastalara günlük 20.000 ünite 12 hafta verilmesi sonucunda  hiperkalsemi veya hiperkalsiüri gibi yan etkiler bildirilmemiştir.

Düşük serum vitamin D seviyeleri artmış parkinson riskiyle ilişkilendirilmiştir.

OTİZM VE D VİTAMİNİ

Vaka çalışmalarından birinde aylık 150.000 ünite günlük ise 400 ünite d vitaminin kullanımının çocuklarda davranışsal problemleri azalttığı, göz temasının arttığı kendine ve çevreye zarar verme gibi davranışların azaltığı görülmüştür.

Bir çalışmaya göre hamilelik sırasında 5000 ünite/gün d vitamini desteği alan ve günlük olarak bebeklik ve erken çocukluk döneminde 1000 ünite/ gün alan ilk çocuğu otistik alan annelerin 2. Çocuğunun otistik olma oranı yüzde 20’lerden yüzde 5 lere düştü.

D vitamini güvenilirdir; çünkü son 15 yılda Poision kontrol raporları yaklaşık 15.000 D vitamini aşırı doz vakası olduğunu bildirmiştir. Ancak bu 15.000 kişiden sadece üçünde klinik toksisite geliştirmiştir ve hiç kimse ölmemiştir. Bu gerçekler göz önüne alındığında, otizmi 300 IU / kg / gün ile tedavi etmeyi düşünebilir ve hamile ve emziren kadınları (5000 IU / gün) ve bebekleri ve küçük çocukları (150 IU / kg / gün) D vitamini verebiliriz. Ancak her 3 ayda bir D vitamini düzeylerini kontrol etmek şartıyla.

2013 yılında yapılan bir çalışmada güneş ışığına daha az maruz kalan çocuklarda otizm riski 3 kat artmıştır.

Bir aile çalışmasında, otistik çocukların, birinci derece akrabalarından daha düşük 25 (OH) D seviyelerine sahip olduklarını göstererek, düşük D vitamini seviyelerinin otizme yol açan anormal beyin gelişimine dahil olabileceği sonucuna varılmıştır.

2016 yılında yapılan geniş kapsamlı bir klinik çalışmaları birleştiren (metanalize) göre otizmli çocukların kan vitamin D düzeyleri düşük saptanmış olup; bu da düşük D vitamini düzeylerinin otizm için risk faktörü olabileceği tezini desteklemiştir.

Otizmde hedef vitamin D düzeyimiz 40-60 ng/ml arası olması önerilmiştir.

KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLAR VE D VİTAMİNİ

Düşük D vitamini seviyesi artmış kardiyovasküler hastalık riskiyle ilişkilendirilmiştir. Ancak postmenapozal kadınlarda yapılan çalışmada 1 yıl boyunca 400-1000 ünite d vitamini kullanımının kardiyovasküler hastalıklarla ilgili bir fayda sağlamadığı görülmüştür.

2018 yılında yayınlanan 25871 kişiyle yapılan randomize plasebo kontollü çalışmada d vitamini desteğinin (ortalama yaş 67,1) 5 yıllık izlemde kardiyovasküler hastalık riski ve kanser riskinde  azalmayla ilgili etkisi plaseboyayla kıyaslayınca görülmemiştir.

D vitamini durumu düşük, ancak sağlıklı olan kişilerde 12 hafta boyunca 800 IU D vitamini takviyesi, plaseboya kıyasla kırmızı kan hücresi sayısında, hemoglobin ve hematokritte küçük düşüşlere neden olmuştur.

Tansiyon üzerine etkisi 2009’da  bir meta analizde incelenmiş olup; sistolik basınca çok etkisi olmamakla birlikte minimal olarak diyastolik basınca etki ettiği (düşürdüğü) belirtilmiştir.

D Vitamini’nin makrofajlardaki oksidatif ER stresini azaltarak ve daha sonra da köpük hücre oluşumunu önleyerek aterosklerozu azaltmaya çalıştığını gösterilmiştir. Bu etkilere D Vitamini reseptörü aracılık eder, ve bunu da daha az artrojenik gibi görünen Makrofaj fenotipinin M2’den M1’e kayması aracılığı ile yapar. M2 makrofajların (IL-4, IL-10 veya immünokompleks tarafından indüklenen) antienflamatuar olduğu bilinir ancak lipid biriktirme ve aterojenik köpük hücreleri oluşturma potansiyeli daha yüksektir. Tam tersi M1 makrofajlar ise interferon gama tarafından tetiklenir tam tersi köpük hücre oluşumunu inhibe eder. D vitamini M2 makrofajlardan M1 makrofajlara doğru dönüşümü tetikler.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir